29 Temmuz 2009 Çarşamba
yapma yiğidim
bunların hepsi birer tecrübe, gerçekten acı bir tecrübe ama böyle düşünmek lazım. bu devirde çıkıp anderlecht gibi bir takımı deplasmanda yenmeniz zor. avrupa başka bir arena sonuçta ve oranın ağırlığıda süper ligden bambaşka. o yüzden futbolcuların sahada attığı her adım gelecek için tecrübe oluşuturuyor. bakın galatasaray'ın 2000 macerasına kadar olan dönemi, bakın fenerbahçe'nin çeyrek finaline. kadrodaki oyuncular zaman zaman hezimetler görmüş, öne geçip maçları kaybetmiş, bazı maçları baştan sona mahkum oynamış oyunculardı. bu maçlarda onlara tecrübe olarak geri döndü ve bir yerde başlayan galibiyetlerin ardı arkası kesilmedi daha sonra. daha toysun yiğidom olur böyle kazalar. olacak yiğidom, sabreyle emi.
tur artık mucizelere kaldı ama en azından galibiyetle kapatalım avrupa defterini; güzel olur. umuyoruz öyle olacak ve bir galibiyet daha yazacağız sivas'ın avrupa karnesine.
maçın fotoğrafı:
fotoğraflar: sporx.com
28 Temmuz 2009 Salı
???schalke 04???
bugün bazı haber sitelerinde görmüşsünüzdür. schalke'nin marşında hz. muhammed ile ilgili bir bölüm var. aşağıda marşın almancası ve türkçesi mevcut bakabilirsiniz. ne alaka anlamış değilim.biraz uçuk ama; o zamanlar ülkelerine akın etmiş olan müslüman türk'lerin ilgisini çekmek için yapılmış olabilir diye bir an düşündüm ve çok saçma oldu gibi. hayır bide bu marş 1963 yılında yazılmış, yani 46 yıldır schalke'lilerin dilinde. her maç önceside söyleniyormuş. hiç yadırganmamış heralde. yada çoğunluğa uygun gelmiş. ilahi boyutlara taşınması belkide shalke'lilerin gururnu okşamıştır. hani; bak bir peygamber bile sevmiş bu renkleri, o zaman çok yaşa schalke!!! diye coşabilecekleri bir görüntü oluştu kafamda. şöyle birşeyde var; yıllardır neden haber yapılmadı bu durum? yani ben ilk defa rastladım böyle bir habere. çok ama çok ilginç...
türkçesi:
Mavi ve Beyaz, seni nasıl seviyorum
Mavi ve Beyaz, beni terketme
Mavi ve Beyaz yalnız gökyüzüdür
Mavi ve Beyaz bizim futbolun süsüdür
Bir Krallığımız olsaydı
Schalkelilerin aynısı gibi yapardık
Bütün genç ve güzel kızlar
Meçburdurlar hepsi, Mavi ve Beyaz`la dolaşmaya
Hz. Muhammed bir Peygamber`di
Futbol oyunundan haberi yoktu
Buna rağmen bütün o ihtişamlı renklerden
Kendisi icin Mavi ve Beyaz`ı seçti
Gecede bin ateş
Bize bu büyük şans getirdi
Bin arkadaş, beraber ayakta dururlarsa
FC schalke hiçbir zaman batmazalmancası:
Blau und Weiß, wie lieb ich Dich
Blau und Weiß, verlass mich nicht
Blau und Weiß ist ja der Himmel nur
Blau und Weiß ist unsere Fußballgarnitur
Hätten wir ein Königreich
Machten wir es den Schalkern gleich
Alle Mädchen, die so jung und schön
Müssten alle Blau und Weiß spazieren gehn
Mohammed war ein Prophet
Der vom Fußballspielen nichts versteht
Doch aus all der schönen Farbenpracht
Tausend Feuer in der Nacht
Haben uns das große Glück gebracht
Tausend Freunde, die zusammenstehn
Dann wird der FC Schalke niemals untergehn.
kaynak: ben sporx'ten onlarda dha'dan almışlar.
cimbom sarı kırmızı moruyla!
hollandalı hoca frank rijkard :"...özellikle bu mor forma rakibin kafasını karıştıracaktır. bunu bir avantaj olarak kullanacağız." diyerek espirili bir yorumda bulunmuş.
milan baros ise:"sahada 11 tane kaleci gibi olacağız. tabi bu işin şakası. geçen sezon bekleneni veremedik ama bu sezon çok daha iyi geçeceğine eminim." dedi. işin aslı çokta bu formayı giyeceklerini düşünmüyorum. sonuçta arda'nın belirttiği gibi parçalı forma galatasaray'ın vazgeçilmezi ve bunu giyeceklerdir.
son olarak servet'in forma yorumu bambaşkaydı: "formalarımız çok güzel ama bana ve gökhan zan'a formalar dar geliyor. Biraz daha genişini yaparlarsa sevinirim..."
27 Temmuz 2009 Pazartesi
Audi Cup Başlıyor
yeni bir turnuvada "audi cup" olarak karşımızda. audi'nin 100.yıl etkinlikleri çerçevesinde allianz arena'da oynanacak müsabakalarda manchester united, bayern münchen, boca juniors ve milan mücadele edecek. maç yayını ntv ve ntv spor kanallarında olacak. iyi seyirler
29 temmuz çarşamba
19.30 man.utd-boca juniors (ntv spor)
21.45 milan-bayern münih (ntv spor)
30 temmuz perşembe
19.30 üçüncülük maçı(ntv spor)
21.45 final maçı (ntv ve ntv spor)
hazırlık derbisi
maça geçecek olursak; milan'ın sheva'dan sonra hücum hattına hala bir çare bulamadığını görüyoruz. sheva'nın, tabi chelsea'ye gitmeden önceki performansını kastederek söyledim bunu. yoksa geçen sezonu milanda kiralık olarak kapattı ama galatasaray'daki ikinci fatih terim dönemi gibi hüsranlarla dolu bir dönem oldu onun için. pato'dan başka maçı değiştirebilecek bir oyuncu yok şu an ve pato'da lucio, chivu gibi iki devin arasında eridi gitti. milan'ın savunma hattıda daha oturmamış durumda. sanki daha birçok takviye ister bir hali vardı milan'ın.
inter ise daha derli toplu duruyordu sahada. daha oturmuş bir kadro vardı milan'ın karşısında, en azından eto'o ve hleb'in geleceğinide hesaba katarsak takviye gerektirmeyen bir havadaydılar. bu milan'ın kötü top oynamasından mı böyle gözüktü bilemiyorum ama şampiyon olan kadro'nun çoğunlukla korunduğunu düşünürsek, bu kanı doğru geliyor.
birde sahanın zemininden bahsetmek gerekiyor. yahu chelsea'yi, milan'ı, inter'i getirmişsin ey amerikalı; o sahanın hali ne öyle. geçen sezon inönü'de gördüğümüz kumlu saha olayını dünkü maçta gördüm. top kumdan sekmiyordu, oyuncular topu sürmek için fazladan uğraş içindeydiler. maçın temposunu düşüren hadiseler bunlar. sinirli gibi oldu ama sinirlenmedim sadece belirtmek istedim. neyse arkadaşlar hadi kalın sağlıcakla
unutmadan: maçın gülümseten hatasından hiç bahsetmedim. lütfen izleyin...
yılların acısı
26 Temmuz 2009 Pazar
nihat kahveci
kısa kısa göze çarpanlar...
önce fenerbahçe'den başlayalım, kendi gücünden oldukça aşağıda bir takımla oynadı sarı lacivertliler. aldığı iki brezilyalıyla kadroyu tamamlamış sayılırlar artık. dün akşamki maçta bütün oyuncular iyi oynadılar. kazım kazım'ın hücum hattında oynaması, ayrı bir hava kattı oyuna. rakibinde düşük ayarda olması güzel pozisyonlar hazırlanmasında kolaylık sağladı fenerbahçe'ye. deniz'in hücuma aktif olarak katılmasıda hücumlara zenginlik kattı. 4. gol hariç diğer atılan 4 gol gerçekten hazırlanış itibariylede güzeldi. bilica, hücumda fabio luciano'yu anımsatan performansını golle süslemesini bildi. gelelim karakartal'a: barış kupası'ndaki ilk maçında güçlü fransız temsilcisi olypique lyon ile karşılaştı siyah beyazlılar. ilk yarıda lyon hücumlarını durdurmakta oldukça zorlansalarda, sonuçta gol yememeyi bildiler. ikinci yarıda ise lyon'u durdurmayı bildiler ve zaman zaman hücumda etkili işler çıkarmaya başladılar. duran toplardada etkili olabilmeleri özellikle şampiyonlar ligi için oldukça önemli. yedikleri golde tello'nun topu ayağında fazla tutmasının büyük payı var tabi, kim kallstrom'de oldukça iyi gördü köşeyi. golden sonra nobre'nin oyuna girmesiyle beşiktaş hücumda daha da etkili olmaya başladı. özellikle hava toplarındaki hakimiyeti ve mücadelesiyle takımı hareketlendiren mert, köşe vuruşunda kendisini tutan oyuncudan sıyrılarak attığı kafa golüyle beşiktaş'ı yenilmekten kurtardı. yeni transfer fink'in hırslı ve bilinçli futbolu, ismail köybaşı'nın ileriye çıkışları, verdiği paslar, oyunu yönünü değiştirmesi gibi özellikleri ve serdar özkan'ın zaman zaman yaptığı olumlu işler beşiktaş için umut verici gelişmeler. maçın son düdüğüne kadar koşabilecek kondisyona sahip olmaları da ayrı bir artı. beşiktaş'ta işler iyi gidiyor, bakalım porto maçında neler olacak.
25 Temmuz 2009 Cumartesi
sakin sayın yalçın
ve ya real madrid'in bu sezon bütün kupaları toplayacağını, hatta yenilemeyeceğini, rekorlar kıracağını ciddi ciddi iddia eden ve bu konuda yüksek bahisler oynamayı kafasına koymuş insanlarla karşılaşabilrsiniz. bunların hepsini görmüş veya duymuş olabilirsiniz ama böylesini eminim daha önce ne gördünüz ne duydunuz. iki gün önce okuduğum bu haberin şaşkınlığını yeni atabildim üstümden. beşiktaş yöneticilerinden sayın şeref yalçın, başkanı demirören'in kardeşi misali; yıldırımvari bir açıklamayla bizleri şaşkınlığa uğrattı: "başkanımız, real madrid'in ronaldo transferini bile gölgede bırakacak bir ismi kadromuza katacak"
evet defalarca okuyabilirsiniz, bir yanlışlık yok. daha önce "istersek roberto carlos'u 2 saatte getiririz" diyerek maddi kaygılar bir yana, madrid istanbul arasını fizik kurallarını yıkarak 2 saate indiren beşiktaşlı büyüklerimizden ne olursa olsun bu denli bir açıklama beklemiyordum ne yalan söyleyeyim.
dünyamız ve beşiktaş'ın içinde bulunacağı şartları göz önüne aldığımızda; böyle transfer edilince dünyayı durduracak bir insan evladının olmadığını görüyoruz. anlaşılan beşiktaş uzayda futbolcu avına başladı, sakın ola e.t. büyüyüp futbolcu olmuş olmasın.
harika olmuş=)
paf'ın bilinmeyen kralları
paf liginin gol krallarına bir göz attım ve bir çok oyuncuyu tanımadığımı farkettim. bunun nedenlerinden biride bir kısmının süper lig tecrübesi yaşamamış olması. özellikle de gol krallarını araştırmak istedim; sonuçta bir takımın maçı kazanması için gol atması gerekiyor ve bu arkadaşlarımızda yaş grupları içinde bunu en iyi yapabilen oyuncular. tabiri caiz ise futbol adına "nimet" bu oyuncular. hal böyleyken neden bazı şeyleri göz göre göre başarmış bu oyuncuların 3. liglerde oynadıklarını futbol kamuoyunun sorgulaması gerektiğini düşünüyorum. türk futbolcusunun yetenekli olduğunu savunmamızla, yeteneklilerin yeteneklilerine gereken değeri vermememiz tezat oluşturuyor.
97/98 de 21 golle kocaeli paf'ı sırtlayan ragıp başdağ, 00/01 sezonunda 29 golle fenerbahçe'nin paf kralı olan semih şentürk ve 01/02 sezonunda 26 golle samsunspor'a gol kralı kazandıran caner altın dışında adını yeteri kadar duyduğumuz başka bir oyuncu yok. tabi araştırmam 04/05 sezonuna kadar. çünkü bu sezondan sonrakiler yeni yeni a takımla çalışmlara başlıyorlar. arada menajerlik oynayan arkadaşlarımızın hatırlayacağı volkan glatt var. kendisi süper ligde oynayamamış paf krallarından biri. keza muzaffer akdoğan ankaragücü paf takımında olmasına rağmen süper ligde maça çıkamamış bir isim. trabzonspor'un 98/99 kralı okan çebi, bu sezon 3. ligde bandırmaspor formasını terletecek.3. ligi veya bandırmaspor'u küçümsemek için belirtmiyorum bunları. sonuçta paf ligi süper ligde oynayan kluplerin katılımıyla oluşuyor yani süper ligden önceki son durak; ama bu futbolcu nerede; süper ligden 4 lig aşağıda!
aklıma geçen sezon yaşadığımız bir hadise geldi. özgür çek; fenerbahçe alt yapısından yetişen ve geçtiğimiz sezon içinde 5 yıllık mukaveleyle profesyonelliğe adım atmış bir futbolcu kardeşimiz. fenerbahçe'de heyecan uyandıran bu hadise, özer hurmacı transferinde takas oyuncu olarak kullanılmasıyla son buldu. alt yapısından yetiştiği fenerbahçe'de bir maç dahi oynamadan takaslanacak oyuncu durumuna düştü genç yetenek. inşallah kendisininde belirttiği gibi fenerbahçe'ye dönerek, hedeflerini gerçekleştirir.
uzun bir yazı oldu fakat bu konu, üzerine uzunca düşünülmesi gerekn bir hal aldı. takımların altyapılarını birer mecburiyet akademisi yapması beni oldukça rahatsız ediyor. diyeceklerim bir kısmı budur. kalanınında bir zaman sonra tekrar sizlerle paylaşırım. sağlıcakla kalın...
24 Temmuz 2009 Cuma
küçük arda kaptan oldu
23 Temmuz 2009 Perşembe
vaayyy!!
Bu Nasıl Bir Şeydir Böyle!!!
20 Temmuz 2009 Pazartesi
renault 12
futbol'un patronu michel platini, tutuncu toros ile... sağ altta imza var oda dikkatten kaçmasın. platini turuncu torosa mı binmiş zamanında, alakası yok. zaten o mantıkla bakılırsa rüştü, "sörf" çikolatalarından yer dururdu. bu reklam fotoğrafı türkiye'de yayınlanmadı ama etraf bir şekilde toros doldu. yayınlansada, platini'yi tanıyıpta ona sebep alınır mıydı, orası muamma. bence "toros" isminden kazanıyor bu otomobil, türk arabası gibi. toros ve hakimiyet alanı konulu bir yazımı oluyor ne! kısa kesip şunu belirtmek gerekir ki; futbolcuları reklamlarda kullanmanın modası geçmiş değil ve futbol sevilmeye devam edildikçede bu tip reklamlar devam edecektir. buda son futbolcu reklamı. beşiktaş'ın şimşeği yusuf metro yiyor; kale direkleri kendinden geçiyor:
_-_-_-_-_-_-_
pek bilgisayara başında olamıyoruz ama dün buna rağmen iyi işler çıkardık sanırım. neyse selamlar olsun hepinize, sağlıcakla kalın. başlık desenli olsun, hoşunuza gitsin istedim ama başaramadım yahu!
düşler tiyatrosu olarak anılan old trafford (man utd- chelsea maçı)
19 Temmuz 2009 Pazar
standart liege
19.07
!!!
vee iştee fenerbahçe'nin yeni transferi! nasılda kırk yıllık fenerli misali atlamış deivid'in üstüne. coşkusunu çevresiyle paylaşan, onlardan esirgemeyen yeni eleman küçüklüğünden beri fenerbahçe'yi tutttuğüunu söyledi. işin geyiği bir yana ne oldu sana semih? bambaşka adam olmuşsun kuzum. tamam kabul, 24-25 yaşında bile "genç semih" lafından yakasını kurtaramadı ama sonunda bitti be semih'im. ergenlerin "büyüdük artık kardeşim" yaklaşımının bir eseri olan 'sakal dolsun dört bir yanım' hareketinin neferi gibi olmuşsun hacı, yapma. bak ciddiyim kes şunları, en fazla hafif kirli yapıyordun ya öyle kalsın. bu ne hacı böyle; traş olma konusundaki tembelliğinin eseri olduğunu düşündüğüm sakallları bir daha bu seviyelerde görmeyi istemiyoruz. hadi bakalım seviyoruz seni, iyi çalışmalar.
18 Temmuz 2009 Cumartesi
BEŞİKTAŞ'A BEYAZ GİDİYOR....
Kimdir Bunlar?
sliema wanderers: 1909da kurulmuş bir malta takımı sliema. malta süper liginde mücadele eden sliema maçlarını 17.800 kişi kapasiteli "ta' quali" stadında oynuyor. karşımızda ülkesinin canavar takımlarından biri var. malta süper liginde 26 şampiyonlukla başı çekiyor sliema. "the blues" veya "the wanderers" takımın lakapları. renkleri mavi beyaz olan "maviler" avrupa kupalarında oldukça başarısız bir performans sergiliyorlar.
****************************************************************************************
maccabi netanya: "maccabi"yi okuduğunuzda karşınızda bir israil takımı olduğunu anlamışsınızdır. 1934 yılında kurulan israil ekibinin, en sonuncusu 82-83 sezonunda olmak üzere 5 şampiyonluğu bulunuyor. renkleri sarı siyah olan netanya şehri takımının kadrosunda yabancı oyuncu bulunmuyor.
***************************************************************************************
honved: mtk'dan bir sezon sonra yine bir macar takımıyla eşleşen fenerbahçe'nin rakibi honved, 1909 yılında kurulmuş bir budapeşte takımı.10.000 seyirci kapasiteli bozsik stadyumunda maçlarını oynayan honved, geçen sezon ligi 14. sırada bitirmesine rağmen macaristan kupasını kazanarak avrupa ligi vizesini almış. ligi 13 kez birinci olarak bitirselerde en son şampiyonluğunu 1993 yılında kazanmış. renkleri kırmızı siyah olan honved, kadrosunda 9 yabancı oyuncu barındırıyor.